Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı

OLYMPUS DIGITAL CAMERA

Şiddete başvuran insanların kişiliğinin derin katmanlarında yıkıcı itkiler nedir diye araştırır dururum. Eskiden kötülük ve iyiliğin genlerde olduğu sanılırdı. Ama nörobiyolojik araştırmalar insanın insana uyguladığı şiddetin kötülüğün nedeni olduğunu göstermiştir. Örneğin, terkedilmiş, uzun süre ihmal ve istismar edilmiş çocukların stres hormonlarının daha fazlaolduğunu, duygularını yöneten beyin kısımlarının diğer çocuklarınkine göre daha küçük olduğu bulunmuştur. Başka bir deyişle bu bulgular, şiddet mağduru  çocukların insanlarla ilişki geliştiremedikleri, duygusal küntlüğün yanı sıra, insanlara karşı acıma ve merhamet duygularından yoksun olduklarını önermektedir.

Hitler, Mao, Stalin, Eichmen gibi tarihi karakterler vicdansız olsalar bile, pek çok insan gibi iyi insan olma şansıyla başlamışlardı hayatlarına. Bu insanların yaşamlarını ayrıntılı bir biçimde okuduğumda yaşadıkları çocukluk travmaları nedeniyle iyi insan olma şanslarını yitirip nasıl da ölümsever bir cellâda dönüştüklerini anlayabildim.

Bir çocuk, sevdiği biri tarafından şiddete maruz kalıyorsa,  ona yakın diğer yetişkinler kendisini korumak için hiç bir şey yapmıyorsa güvenecek hiç kimse yoktur, insan nefret edilecek bir düşmandır artık onun için.  Sahip olduğu masum, temiz dünyasının kartondan bir ev gibi yıkılması çocuğu dehşete düşüren nevrotik bir çökmeye sebep olur. Zamanla kafası, kolları, bacakları kopmuş, çaresiz depresif bir beden, bir torso haline dönüşür.

İyi olmak için her ne kadar çırpınsa da kendi için de olmayan barışı başkalarınada veremez. Bedensel ve ruhsal bakımdan ızdırap çekmeye başlar. İçi kötülük dolu bir dünyada çektiği ızdırabı  nasıl duracaktır ve buna sebep gaddar kişi kimdir, kimlerdir diye hiddetlenir durur.

İçindeki bu yeraltı savaşı sürüp giderken bedeni yeni kimliğini doğuracak duyguları biriktirmeye başlar:  Nefret, öfke ve korku! Bu duygular yeterli olur savaşarak insanları cesede dönüştürmeye. Ölümsever bir cellâttır olur sonunda. Ya planlayarak ya da ani bir kararla yaşamları yok etmeye başlar. Okulları basıp ölümlere sebebiyet verenler, çocuklarını, anne ve babalarını öldürenler ve vücutları parçalayıp çöpe atanlar gibi.

‘‘Neden kıydın bu insanların canına?’’

‘‘Önce benim canıma kıyıldığı için’’  diyecektir zalim diye tanımlayacağımız  bu insan.

Her şiddet kurbanı ille de cellât olmuyor elbette. Cellada dönüşenler maalesef kendisine yardım edecek birilerini bulamayışının kurbanı oluyor. Çok farklı boyutlarda şiddete maruz kalmış çocukların hayatlarına kendilerine sevgi, şefkat ve destek veren birileriyle devam edebilmeleri onların hayatı ve insanı sevmeleri için çok iyileştirici bir etkiye sahiptir.

Sevgi ve güven kıtlığı çeken çocuğa,  sevgi ve merhamet bolluğuyla yaklaşırsak bu da çocukların ruhlarında ki yaraları iyileştiriyor.

Dünyaya getirdiğimiz bu çocuklara tek bir borcumuz var: Sevgi dolu,  barışcıl ve adaletli bir aile ortamı ve hayat vermek. Bu borcu ödediğimiz çocuklara ruhsal olarak hiç bir şey olmuyor.

Ayten Zara